Etiketler

17 Şubat 2011 Perşembe

Gerçek Ronaldo'ya veda ederken


Ronaldo Luís Nazário de Lima,yani gerçek Ronaldo futbola veda etmişken onun hakkında birşeyler söylememek olamazdı. Onun hakkında söylenecek şey çoktu ama bu yazıyı yazmadan önce şöyle bir şey geldi aklıma. Uzun zamandır izlememiştim Ronaldo'yu. Brezilya Ligi takip kapsamımda olmadığımdan yapılacak şey belliydi. Youtube'u açıp Ronaldo izleyerek motive olmaktı. Youtube'u açıp Ronaldo yazdığımda bir Alex Ferguson futbol hikayesi Ronaldo C. çıktı karşıma. O kadar çok C. Ronaldo videosu vardı ki gerçeğinin iyi videolarını bulmak zordu gerçekten. C.Ronaldo'ya gerçek Ronaldo diyorlardı yorumlarda. Ama 2 oyuncuyu arka arkaya izlediğimizde gözüküyordu ki C.Ronaldo ,gerçek Ronaldo'nun bilek hareketlerini taklit ediyor ve bu hareketleri adam geçmek için değil boş alanda şov olsun diye yapıyordu. İşte Ronaldo'yu dünyada diğer meslektaşlarından ayıran özelliği topla olan özel bağıydı. Hükmediyordu ona. Futbolu bir spordan çok estetik bir sanata çeviriyordu. Hayal bile edemeyeceğimiz çalımları sahada bize gösteriyordu. Belki size çok abartılı bir söylem gibi gelecek ama oynadığı futbolla adeta zekamızı geliştiriyordu. Yaptığı hareketleri karşısındaki rakipleri aşağılamak için değil sanatını icra etmek için yapıyordu.Özel hayatına dikkat etse böyle olurdu ,şüyle olurdu demek çok ama çok yanlış olur. Çünkü Ronaldo özel hayatına dikkat etse böyle bir efsane ,böyle bir sanatçı olamazdı;kısacası Ronaldo olamazdı. Futbol onun için bir ego tatmini değil, güzel bir oyun ,yapmaktan zevk duyduğu bir eğlence idi. İşte bu yüzden futbola veda ederken gözyaşlarını tutamadı. Kendi kadar onu izliyerek büyüyen günümüzün futbol yıldızlarını , futbolseverlerini de üzdü.Kilolarının sebebinin Milan takımına gittiğinde yakalandığı hipotiroidizm hastalığının olduğunu belirtti ve kilolarıyla dalga geçenlere sitemde bulundu. Ronaldo'yla ilgili birçok istatistik de buldum ama burda paylaşmak istemedim.Bir sanatçının rakamlarla ne alakası olabilir diye.Xavi geçtiğimiz günlerde şöyle bir söylemde bulundu: " Biz oynadığımız oyundan zevk alıyoruz ve eğleniyoruz.Bu takım hep hatırlanacak.Hatta geçen yıl İnter'in Şampiyonlar Ligi'ni kaldırıp hala bizim oynadığımız topun konuşulması bunun ispatıdır." Bu söz Ronaldo içinde geçerlidir. Biz dost sohbetlerinde gelmiş geçmiş en iyi 3 yada 5 futbolcuyu saydığımızda Ronaldo bunların arasında kesinlikle yer alacaktır. Onun sanatıyla futbola getirdiği rönesansı hiç unutmayacağız. 2002'de bizi olası bir Dünya Kupası şampiyonluğundan ettiği için Türk futboluna bir borcu var;dileğim odur ki gelecek yıllarda sportif ya da teknik direktör olarak onu Türkiye'de görmek.(Yukarıdaki videoyu direk olarak Youtube'dan açmak için link burada .)

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Aranan Kan Zvjezdan Misimovic

                    
                     
Arka arkaya elde edilen saha içi başarısızlıklar ,bir türlü sonlanamayan transferler derken Eskişehirspor galibiyetinin ardından sevindirici bir transfer sonunda resmiyete döküldü.8 sezonluk Almanya kariyeri sonrası Misimovic tercihini Galatasaray'dan yana kullandı.Bundesliga'da daha önce Bayern Münih,Bochum,Nürnberg formaları giyen Zvjezdan kariyerinin patlama noktasını son transferi Wolfsburg'da yaşadı.Nürnberg'in bir alt lige düşmesiyle 4 milyon euro karşılığında Wolfsburg'a transfer olan Misimovic,Felix Magath yönetiminde kendisinin ilk sezonunda Grafite-Dzeko ikilisiyle Bundesliga'nın altını üstüne getirerek Wolfsburg'u şampiyonluğa taşıdılar.
Transfer konusunda şahsi fikrim ,başlıktanda anlaşılabileceği gibi olumlu yönde.Galatasaray Misimovic transferiyle hem kadroda derinlik yaratırken hem de bu transferden sonra artık ofansif oyuncuların herbiri kendi yerlerinde oynayacaklardır.Arda en verimli olduğu yer olan sola geçebilecek,Elano ister sağda ister orta alanda kullanılabilecek.Bu sayede takımı yönlendirme yeteneği olmayan ama taktik disiplin içerisinde bir yıldız olan  Elano'dan daha fazla verim alınabileceği fikrindeyim.Ayrıca Misimovic'in soğukkanlılığı ile Galatasaray'a ofansif anlamda saha içi lider olacağını şimdiden söylemek pek de zor değil.
Yukarıdaki video SkySport tarafından Misimovic'in 2009-2010 sezonu performansı üzerine hazırlanmış bir videodur.(Direk olarak Youtube'dan izlemek isteyenler olursa link burada.)

30 Aralık 2009 Çarşamba

Parlayan yıldız Sabri


Sabri,bu yıl tartışmasız Galatasaray'ın yükselen değerlerinden bir tanesi.Belki iyi orta açamıyor.Fakat 1,2,3,4 sürekli deniyor.Bir çalım yiyor.Tekrar kalkıyor,kaçırdığı oyuncuyu takip ediyor.Ona karşı Galatasaray taraftarının bir önyargısının olduğu inkar edilemez.Ama Rijkaard'ın gelişiyle takımın gözde oyuncularından olmayı başardı.Rakipleriyle mücadeleyi de yalnız futbolun kuralları içinde sürdürdüğü için benim adıma Galatasaray'da tartışılmaz 2009-2010 sezonunun ilk devresi için yükselen değer Sabri'dir.Daha doğrusu en çok yol kateden oyuncu.Her ortasında adresi bulması dileğiyle...

9 Eylül 2009 Çarşamba

Sözde değil,özde 12 Dev Adam


Huh hah dev adam,12 dev adam.Bu şarkı işte bugünler için bestelenmiş.2001'den sonra milli takımda kavga edenler mi olmadı ,hocasını topa tutmayanlar mı?Gün geldi adam akıllı galibiyet alamadık.Ama yeniden gördümki bu kadar başarısızlıktan sonra öldürmeyen acı güçlendiriyormuş.Takımımız gerçekten Avrupa'da bir dev takım nasıl olmalıysa aynen öyle.12 Dev Adam büyük bir takım olduğunu ilk turdaki 3'te 3'ü ile kanıtladı.Öncelikle şunu kabul etmek lazımki grubu en kolay olan takım bizim milli takımımız.Bizde bunu iyi kullandık.Ev sahibi Polonya ve komşu Bulgaristan'ı rahat geçtik.Litvanya karşısında da çok zorlandığımız söylenemez.Yani olması gereken gibi turu geçtiğimiz söylenebilir.Bu turda milli takımımız adına çok çarpıcı istatistikleri paylaşmak istiyorum.3 maçta rakip potaya en çok sayı bırakan takım 268 sayıyla Yunanistan.Bu komşu diğer komşuya benzemiyor zaten!Yunanistan'ın arkasından ise 265 sayıyla bizim takımımız geliyor.Fakat en skorer oyuncular listesinde ilk 5'te oyuncumuz yok.Bu da bizim iyi bir takım olgusu oluşturabildiğimizin kanıtıdır.Kesinlikle topu iyi paylaşıyoruz.Bu takımın asla ego problemi yok.Semih Erden'in resmini koymam manidardır.İlk 2 günü felaket geçiren Semih Erden bugünün iyi oyuncularındandı ve onun kısalar tarafından nasıl beslendiğini çok iyi gördük.Turnuvayı kazanmak istiyorsak takım bütünlüğü ve top paylaşımı asla bozulmamalı.Bu konuda yine turnuvadan 2 çarpıcı örnek verebiliriz.Bulgaristan'ın turnuvaya gelmeden önce takım içinde bazı sıkıntılar yaşadığı konuşulanlar arasında.Bu işin takım bütünlüğü ile alakalı olan kısmı.Turnuvanın şuan itibariyle en skorer ismi İsrail'den Lior Eliyahu.Yine şuan itibariyle İsrail turnuvaya veda eden takımlar arasında.Buda işin top paylaşımı ile alakalı kısmı.
Bugün itibariyle Efes Cup'ta korkutan milliler güven veriyolar ve birçok tartışmayı sonlandırmayı başarmışa benziyolar.Polonya'ya gelmeden önce Hidayet'in "Efes Cup'ta tokat yememiz iyi oldu.Bu turnuvada olsa toparlayamazdık.",açıklamasının ne kadar yerli olduğunu görüyoruz.Tanjevic üzerindeki çok rotasyon yapıyor,Mehmet Okur bu takımda olmalıydı,Ersan 4 numara oynamalı gibi tartışmalar şuan için son bulmuşa benziyor.Zaten kazanırken kimin nerde oynadığının ne önemi var değil mi?Bugün Polonya'yı 18 sayıyla yenerken son saniyelerde takımın pivotu Oğuz Savaş oyun kuruyordu!
Galibiyetler,takım havası,rakip takımların 2.tura gelirken birer yenilgi alması çok iyi ama artık ayaklarımızın yere basma zamanı geldi.Çok kolay bir gruptan fazla zorlanmadan çıktık.Bu başarının anlamlı hale gelmesi için zorlu İspanya,Slovenya ve Sırbistan maçlarından en az 2'sini almalıyız.Bu turda karşımızda sınırlı yıldızları olan değil,hem üst düzey yetenekleri olan hemde 5 oyuncusunuda skor tehdidi olarak kullanabilen takımlar çıkacak.Gortat,Logan,Lavrinovic(2) gibi oyncuların yerini Gasol,Brezec,Lakovic,Navarro,Rubio,Krstic,Lorbek gibi yıldızlar alıcak.Bugun Gortat çıktığında onun kalitesinde bi uzun oyuna dahil olamazken örneğin İspanya'da Pau çıktığında Marc Gasol oyuna dahil olacak.Bugun sadece Logan'ı durdurmaya çalıştık.İspanya maçında aynı anda Rubio,Navarro ve Fernandez'i durdurmamız gereken zamanlar olacak.Bunun için takım savunmamız sürekli ayakta kalmalı.
Yazımı milli takımımız için okuduğunuzda gözlerinize inanamıyacağınız bir istatistik bilgisiyle bitiriyim.İnanın bu istatistiği gördüğümde bende inanamadım.Evet,buda oldu.16 takım arasında serbest atışı yüzdesinde birinciyiz.Bu dakkadan sonra turnuvayı birinci bitirsek umrumda değil :)60 serbest atışdan 47 'sini sokarak %78.3 ortalama yakaladık.Aman nazar değmesin...

24 Haziran 2009 Çarşamba

Richard Jefferson San Antonio Spurs'te


Draftlara yaklaşık 1,5 gün kaldı.Draftlardan önce ilk bombayı Spurs patlattı.Bu takas gerçekleşene kadar Spurs kadrosunda tam olarak 1970'li 8 oyuncu bulunmaktaydı.Bunlar:Vaughn,Udoka,Kurt Thomas,Oberto,Ginobili,Duncan,Finley,Bowen.Bu takas takımı birazda olsa gençleştirmek için iyi bir adım olduğu gibi Spurs'ü yeniden şampiyonluğa oynatabilecek hale getirebilir.Önce takasdan bahsedelim.Spurs, Milwaukee'ye 37 yaşındaki Kurt Thomas'ı ve 38 yaşındaki Bruce Bowen'ı verdi.Karşılığında Richard Jefferson'ı aldı.Bu takasta ücret tavanın uygun olması için de Detroit'e iş bilmez uzun Oberto'yu vererek genç forvet Amir Johnson'ı Detroit'ten kadrolarına kattılar.Tabi burada Milwaukee için önemli olan ücret tavanını düşürmekti ve başarılı oldular.Zaten Thomas ve Bowen'ın 1'er yıllık sözleşmeleri olduğu için 2010'da Nba'de dengeleri alt üst edecek olan transferlerde kendilerine yer ayırabilecekler.Detroit ,genç forvetini verip yaşlı bir uzunu kadrosunu kattı.Bu takasta Spurs'e gelince Spurs'ün en karlı takım olduğunu rahatlıkla görebiliriz.Ellerinde zaten çok kailteli 3 oyuncu var.Ginobili,Parker ve Duncan.Bunun yanına şimdi ,yine onlar kadar kaliteli bir forvet eklediler.Spurs,3 kısa 2 uzunlu sistemde oynuyor.Oyun kurucu Parker,shooting guard Ginobili ve small forvet pozisyonunu da Jefferson doldurabilir.Kadroda geçen yıl iyi bir sezon geçiren George Hill ve keskin şutör Roger Mason'da var.Michael Finley'i de unutmamak lazım.Gelecek sezon kısa problemi yaşamayacaklar gibi gözüküyor.Ancak kadrolarına uzun katmazlarsa kesinlikle uzun problemi yaşayacaklar.Ellerinde şu anda Matt Bonner,Gooden,Duncan ve Mahinmi bulunuyor.Duncan hariç bu üç isimden hiç birisi istikrarli iş yapan uzunlar değiller.


22 Haziran 2009 Pazartesi

Eurobasket 2009 Türkiye

2009 Avrupa Şampiyonası kadromuz açıklandı.Aday kadromuz şöyle:
Fatih Solak (Aliağa Petkim)
Cevher Özer (Beşiktaş Cola Turka)
Barış Hersek (Darüşşaka)
Ender Arslan, Engin Atsür, Kerem Gönlüm, Kerem Tunçeri, Sinan Güler (Efes Pilsen)
Oğuz Savaş, Ömer Aşık, Ömer Onan, Semih Erden (Fenerbahçe Ülker)
Cemal Nalga, Evrem Büker (Galatasaray Cafe Crown)
Hidayet Türkoğlu (Orlando Magic)
Ersan İlyasova (Barcelona)
Bekir Yarangüme (Türk Telekom)
Kadro ilerleyen günlerde kesinlikle tartışmalara yol açıcak.Açmaması söz konusu olamaz.Burada birkaç ismin üzerinde durmak gerekir.Bunlardan ilki Oğuz Savaş.Bildiğimiz üzere Bogdan Tanjevic,hem Fenerbahçe Ülker'in hemde Türk Milli Takımı'nın antrenörü.Oynamayı en çok hakeden uzunlardan olmasına rağmen Oğuz Savaş'a takımında fazla dakika vermeyen Tanjevic'in neden Oğuz Savaş'ı çağırdığını anlamadım.Yanlış anlaşılmasın ,Oğuz Savaş milli takım kalitesinde bir oyuncu.Ama Tanjevic onu Fenerbahçe'de hiç düşünmedi.Peki uzun kalitesi daha iyi olan milli takımda nasıl oynatacak?
Bu kadromuz aday kadro ve Oğuz Savaş çağırılıyorsa burada Kaya Peker'i çağırmamak olmaz.Final serisinin en etkili uzunlarından olan Kaya'yı çağırmaması gerçekten düşündürücü(Eğer sakatlığı yoksa).Daha önce de Tanjevic'in kendisi ile medya önünde ikili diyaloğa giren Hüseyin Beşok'a milli takım kapısını kapatmıştı.
Milli Takım'ın bir diğer sorunu ise istikrarlı bir şutorun olmaması.Burada üç ismin olmaması sorgulanmalıdır.Murat Kaya,Serkan Erdoğan ve Mehmet Okur.Murat Kaya'nın sakatlığı var.Serkan Erdoğan'ın ise bildiğim kadarıyla sakatlığı yok.Mehmet Okur'a ayrı parantez açacağım zaten.Hidayet'in yaptığı katlara,yaptığı penetrelere takımımız adına kim cezalandırıcı rol oynayacak.Şuan 4 isim gözüküyor.Bunlar Bekir,Ersan,Evrem ve Ömer Onan.Bunlardan Ersan ve Ömer'in takımda kalacağı kesin gibi.Ama bu isimlerde tam olarak şutor kimlikli isimler değiller.
Son problem ise yine Mehmet Okur'un kadroda olmaması.Bu konu artık tam anlamıyla kabak tadı vermeye başladı.Bu konuya kim el atacaksa atmalı ve Mehmet Okur 2010'da Türkiye'de yapılacak olan Dünya Şampiyonası kadrosunda bulunmalıdır.The USA ,kadrosunda Kobe,LeBron,Wade,Chris Paul,Howard ve Amare birlikte oynatıyorda biz Mehmet Okur'u nasıl kadromuzda oynatamıyoruz?
Son olarak bu kadrodan bir 5 çıkartmak istersem şu şekilde kurardım:Oyun kurucum Kerem Tunçeri,diğer guard pozisyonu için Hidayet'i seçer, 3 numara pozisyonunda ise Sinan'ı kullanırdım.Tabiki Sinan ve Hidayet sabit değil,eşleşmelere göre pozisyon değiştirirlerdi.PF pozisyonu için Ersan İlyasova ve pivot mevki için ise formda ise Ömer Aşık değilse Kerem Gönlüm'ü kullanırdım.
Sizin de beşlerinizi bekliyorum.

11 Haziran 2009 Perşembe

Dwight Howard'ı seviyorum!


ÇÜNKÜ Dwight Howard,sempatik bir süperstar.Nba'de üstün fizikleri yüzünden maç içerisinde fazla gözükmediği için sözde oyun kuralları içinde bazı pivotlar boyalı alanda rakiplerinden dayak yiyorlar.Örnekse Yao,Shaq,Amare...Bunlardan bir tanesi de Dwight Howard.Maç içinde beline de sarıldılar,sinirlendirmek için top yerine kafasına da vurdular.Ama o hiçbir zaman sempatik gülümseyişini kaybetmiyor. Üstün fiziği,yüksek kabiliyeti ve popülaritesi olmasına rağmen asla şımarık bir süperstar değil.Allstar organizasyonunda en çok eğlenen adamlardan biri.Egosu bir süperstara göre yok denecek kadar az.

ÇÜNKÜ Dwight Howard,bir süpermen.Dwight'ın nasıl bir fiziğe sahip olduğunu biliyoruz.Gerçekten müthiş bir atlet.Maç içinde yaptığı smaçlar ve Allstar Slam Dunk organizasyonunda birinci olması bize onun hakkında çok kaliteli referanslar sağlıyor.Cleveland-Orlando serisinin ilk maçında yaptığı güç smaçıyla potanın 24 saniye göstergesini kırdığını söylersem bu konu hakkında daha fazla birşey söylememe gerek kalmayacağını düşünüyorum.

ÇÜNKÜ Dwight Howard,Shaq'ın varisi.Nba tarihine gelmiş Hall of Fame'deki yeri şimdiden garanti.Kim o?Tabiki Shaq.Hangi takımda oynadıysa yeteneğiyle ,ışığıyla bulunduğu takımı yukarı çıkardı.Kaan Kural onun için "2001 sezonunda hangi takımda oynasaydı,o takımı şampiyonluğa götürürdü."diyor.Bunun anlamı ne?Shaq başlı başına bir takım.Hani Ata Demirer'in tek kişilik dev kadrosu gibi.Shaq da Dwight gibi Nba organizasyonuna Orlando ile adım attı.Orlando ile final serisine çıktı.Ancak Nba'in efsane pivotlarından Hakeem Olajuwon'un Houston'ına süpürüldüler.Bu sezon Orlando 2.defa final oynuyor.Kariyer gelişimleri şuan çok yakın devam ediyor.Eğer kafası maçta ise o da Shaq gibi oyunun hücum ve savunma taraflarını domine ediyor.Bir diğer ortak yanları ise keyifli adamlar olmaları ve Stan van Gundy ile çalışmaları.Gundy şuan Orlando'da.Shaq ile Miami yıllarında çalıştılar.Keyifli olmalarına gelince ise gördüğümüz üzere Allstar'ı bir şölen havasına çeviren 2 adam var. Shaq ve Dwight.Shaq artık kariyerinin sonlarında ama Dwight daha çok Allstar görür.Bu yıl iyi hatırlayacaksınız ki Shaq Jabbawockeez ile maç öncesi etkileyici bir dans şov yaptı. Bunun üstüne gitti maçta Dwight'a bacak arası yapıp pozisyonu smaçla bitirdi.Shaq basketbolu bıraktığında onu özleyeceğiz ama onun yansıması olan adam büyük bir terslik olmazsa hala parkelerde olacak.

ÇÜNKÜ Dwight Howard ,iyi bir dansçı.Resim Shaq'ın Miami'deki son yılından.İkisi parkelerde basketten sonra birde break dance konusunda kapışıyorlar.Dedik ya Shaq bırakınca Allstar zaten şovu paylaştığı Dwight Howard'a kalacak.Dwight zaten basketbolcu olmasaydı dansçı olacağını söylüyor.Yeni Allstar'larda onun dans şovlarını bekliyoruz.
ÇÜNKÜ Dwight Howard,Varejao'yu denize döktü.Parkelerde savaşan oyuncu adı altında çirkef sporcular vardır.Tartışmasız bunlardan bir tanesi Anderson Varejao.Cleveland ,onun karakterine uygun bir takım.Cleveland'da sert bir takım.Ama bu adam Brezilya Milli Takımı'nda da böyle.Varejao'ya ne desem az kalır.Bu yıl duvara tosladı.Varejao'nun karşısında bu yıl adeta bir tank olan Dwight vardı.Ezdi,geçti onu.Dedim ya denize döktü.

Dwight Howard için sizinde çünküleriniz varsa yorum kısmına bekliyorum.